top of page

Küçük bir mola verip kendine sormak ister misin?

Zihnim şu anda nasıl?

Kalbim şu anda nasıl?

Bedenim şu anda nasıl?



2010 yılında Science dergisinde yayımlanan “A wandering mind is an unhappy mind” isimli makalede, Harvard’lı araştırmacılar tarafından yapılan çalışmaya yer verilmiş. Araştırmada, bir iphone aplikasyonu üzerinden birkaç bin insana; mutlulukları, o anda ne yaptıkları ve gezinen zihnine dair sorular sormuşlar (Şu anda yaptığınız şey dışında bir şey düşünüyor musunuz?), yanıtları rastlantısal şekilde örnekleme almışlar.

Yazarlardan Matthew Killingsworth’e göre; insan zihni zamanın yarısında geziniyor. Bu gezinmeler esnasında düşünceler genellikle olumsuz ya da nötr düşüncelerden oluşuyor ve insanlar bu anlarda daha az mutlu hissediyor. Killingsworth’ün vardığı genel sonuç ise; “İnsanlar ne yaparlarsa yapsın, zihinler gezinirken odaklı oldukları anlara nazaran daha az mutlular.”


Yani, biz şimdi ve içinde bulunduğumuz anda yaptığımız her ne ise dikkatimizle ona odaklandığımızda daha mutlu oluyoruz. Bunu sağlamak için mindfulness pratikleri bize kucak açıyor…

Mindfulness’ın özünde zihnin gezinmesini engellemek ve düşünceleri durdurmak yok, bu gezinmeleri fark etmek, nazik bir şekilde dikkati tekrar odaklamak, o andaki deneyimle tekrar bağlantı kurmak var. Zihinden geçenleri fark etmek dahi dönüştürücü olabiliyor.


Araştırmada “Bugün zihnimle ne yapmayı planlıyorum?” sorusunu Jon Kabat-Zinn;

“Zihnim şu anda nasıl?” ”Kalbim şu anda nasıl?” “Bedenim şu anda nasıl?” olarak genişletiyor.

Sadece düşünce boyutunda kalmadan, zihnin, kalbin ve bedenin şu anda nasıl hissettiğine dikkat vermek, düşünmenin ötesine geçerek hissetmekten bahsediyor… Bu oluş hâli, bazen o an bir şeyi değiştirmeden de iyilik ve mutluluk hâli yaratabiliyor.

Kaynak: Jon Kabat-Zinn “Mindfulness’ın İyileştirici Gücü”

Comments


bottom of page